Eski zamanlardan bu yana insanın iyi olana ulaşma ihtiyacı onun aydınlık tarafa yönelmesine neden olacak çabalar sonucunda fikirler ortaya çıkarılmıştır.
Evrensel anlamda çabanın birdeki sırın anlaşılması içindir. Yoksa hangi tarafta olduğumuz önemlidir. Ve bunun bilincinde olmaktır.
Platon devlette, mağara örneğinde geliştirdiği şeyin, sadece insanlar için geçerli olmamasından dolayı gerçekliğin her şey için ortak ve kolektif olmasıdır.
Birçok düşünür için hep olagelen ve temelde zihin beden ilişkisine bir nihayet kazandırma olsa dahi, yinede bazen insan neden gözlemlerini artırmıyor diye düşünür.
Ancak işte bu yüzden felsefe bilimin ötesine geçecek diye bir iddia öne sürmek mümkündür. Aksi düşünülebilir! Şöyleki bilim daha çok gözlemle ve verilere dayalı olarak hipotezlerle teoriler oluşturabilir.
Fakat bilimin duyusal alanına ilk darbe felsefenden gelecek olmasıdır. Sadece duyuların ön kabulleri değil, düşüncedekilerde bu yüzden çökecektir. Yakın gelecekte insan kendi ayakları üzerinden koşarak aydınlığa yönelmeyi bilecektir. Belkide karanlığa?
Bu nedenle bilinen düzenin bilindiği gibi olmadığı gerçeğini ısrarla gösterip kanıtlamak gerecektir. Ve hatta en basit gözlem içinde yer alan şeyin dışarıdakinin kurallarını öğrenmekten geçtiğidir.