Duyumlar esas alınarak gelişen bir döngüden uzaklaşabilmek için bilgide derinleşmek gerekir. Bunun içinde esas olan noktaya göz atalım. Mesela içerisinde varlık gösterilen dünyadan uzak bir düzlemi hayal edelim, ancak orada mana zahir değildir. Ve kendimizi yansıtıp soyutlayınca gerçek ortaya çıkar. Bu somutluğun aksinedir.
Dolayısıyla en baştan ele alırsak mevcut bilineni iki yönden bakarak düşünmek gerekir. Hem somutluğu ve de soyutluktan ayır eden bir ayrılmayı da sağlayabilmektir.
Eğer bilinenin dayanağı, dışarıdan gelen verilerin işlendiği bir düşünceden inşa edilen bir akışta devam edilen bir resmetme ise, o zaman kazanımların kurduğu yapının da buna bağlı tepki ve etkilerinde bu algılanıştan oluşması gerçekleşir.
Gözler önünde olup da algıladığımız dünyayı zihinde yanlış tasarlıyor ve bunun sonucunda kazanımlarımız duyulardan ibaret bir gerçeklik içerisinde kalırız. Bu nedenle dışarıya bakarken tekrar bak! Bir ayrım var, ayrılıp gördüğünde…