Issız yağmurlu bir geceden, karanlığın toplandığı bir vakitte, insan iyinin dahi bedel ödediğini düşünür. Bu karanlık düşüncelere yol açan en bariz yönün sadece insana has olmadığı ve doğada da karanlığın gerçek olduğunu gösterir.
Karşıtlık, zıtlık vs. değil! Kendine özgü anlamda, karanlık bir bilince sahiptir. Tıpkı ışığın aydınlıkta düşüncelere sebep olurken ve karlı dağlara tırmanışlarda bile bir yanımız karanlığa yönelir. Bu durum karanlıkta bırakılmış bir benliği taşır içinde!
Onu tanımlamak ve anlamak uzaklardan daha uzağa gitme isteğini bilince ulaştırır. Fakat Sokrates gerçek felsefenin karanlıktan aydınlığa geçilmesidir der…
Yine de insan doğası evrenin veya yeniden, tekrar gelip en uçta tıpkı düşüncenin diğerine bağlandığı tünellerin ve karanlıklarının ardından, ışığa ulaşma çabasının bir sonuca bağlanıp bağlanmayacağı halen tartışılabilir.
Elbette iyi ideasından sonra karşımıza çıkabilecek yönler aydınlık içinde olmayabilir ama karanlık son değildir. Aksine bir başlangıçtır her şeyden önce…