Rüyada imgenin sıralı kesitleri, gerçeğe sıkışan nesneler ve tam olarak insan zihni için ona uygun bir doğada olmayışı…
Gerçek kabul edilir olarak bağımsız bir doğa tarafından belirlenmiş olsa idi, o vakit ona müdahale eden bir canlının ortaya çıkarılmasına ihtiyaç duyulmazdı.
Fakat kendi mantığındaki düşünebilme niteliği bir zaman kadar ilerler ve ondan sonrası boyutlar içinde kalır. Ve sonra özne olarak kendine yönelimi gerçekleşir.
Kendi rüyasında gerçeği sabit zannederek tasarlar imgeleri ve bu kısır bir döngünün canlandırılmasından ibarettir.
Dolayısıyla doğru veya yanlış sistem için sadece kodlardan ibarettir. Peki neye dayanarak işlenen gerçekliğin resmedilişi, somut veya soyut kabul edilecektir?
Öncelikle algının, duyumsamadan ayrılması gerektiği açıktır. Ama yönelmesi gereken yönün karşılık bulabilmesi pratikte gözlemlenir bir kesinliğin olmasına bağlıdır.